Real Pour Out

Herkese selam! Uzun bir aradan sonra bloğa dönmek, fotoğraf çekmek ve seçmek o kadar iyi geldi ki, yazıya yeni başlamama rağmen şimdiden pozitif bir enerjiyle doldum. Birkaç haftadır sosyal medyadan, blogtan takip edenler moralimin çok da yerinde olmadığını anlamışlar. (Gelen özel mesajlar, mailler ve tüm desteğiniz için çok teşekkürler!) Üst üste gelen bir takım krizler vardı. Sonucunda da kendimi iyi hissetmediğim bir dönemin kapılarını açtı. Ama şu an her şey güzele evriliyor. Öncelikle çok güzel bir haberim var. Bu blogta daha önce defalarca Anadolu Yakası'nı ne kadar çok sevdiğimi, bir gün Cadde veya Moda civarlarında yaşamak istediğimi yazmıştım. Çok uzun uğraşlar(!) sonunda başardım ve artık ben de Anadolu Yakası'nda yaşıyorum! Taşınmamızın üzerinden henüz bir hafta dahi geçmedi, hatta evi bile son haline getirmiş değiliz; ama böyle Bağdat Caddesi ve sahile iki adım mesafede yaşamak, kocaman parkların, geniş kaldırımların, yeşil ağaçların olduğu bir semtte oturmak önce Joey'e sonra da bize o kadar iyi geldi ki... Keşke bu aksiyonu daha önce alsaymışız dedik. Aslında planlarımız İstanbul'dan gitmek yönündeydi bu yaz sonunda. Ancak önümüze çıkan şartlar bunu pek mümkün kılamayacak gibi gözüküyor. (En azından yakın gelecekte.) Ama şu an bile resmen başka bir şehre taşınmış gibiyim. Şartları uyan herkese gönülden tavsiye ederim. Bununla birlikte tam 9 aydır İstanbul'dan ne kadar az ayrıldığımı farkettim. Bu, benim hiçbir zaman tercih ettiğim bir durum değil tabii ki... Geçtiğimiz 2 ayda yaşadığım tüm bu karmaşa ve hayat düzenimin değişmesi sebebiyle de daha ayağımı denize dahi sokamamış olmanın acısını önümüzdeki haftadan itibaren çıkaracağım. İple çektiğim yaz aylarının ilk ikisi pek de iyi geçmedi benim için; ama Ağustos ve hatta Eylül'den oldukça umutluyum. Yeni bir ev, yeni bir hayat... Umarım hepsi iyi gelir. Kıyafetime gelince; geçen hafta yeni evde oluşan eksikleri tamamlamak adına Ikea'ya giderken giydim bu kıyafetlerimi. Resimlerde gördüğünüz tüm parçalarla ayrı ayrı aşk yaşadığımı söyleyebilirim. Hele de ayakkabılarım... Rengi ve modeline bayılarak giyiyorum. Hatta eskitmeye kıyamadığım için fazla giymek istemiyorum bile. Neyse, artık post'larımın devamı gelecek diye düşünüyorum. -Bu sefer gerçek söz!- Bu da benim içimi dökme mektuplarım gibi oldu. Seviyorum onları. Mektup gibi bitireyim öyleyse: Kucak dolusu sevgiler. Ezgi. xo








ZARA TOP & PANTS & ALDO SHOES & KENNETH COLE BAG

No comments :

Post a Comment