Pazar Pazar
Şu anda dışarıda hava kararmakta. Mert yanımda The Big Bang Theory izliyor. Ben biraz önce pazar gazetelerimi bitirdim, kahve yaptım kendime. Hafif soğumasını bekliyorum. Çok sıcak içemiyorum. En çok Americano seviyorum. Sütsüz, şekersiz. Yarına teslim etmem gereken bir final projem var. Başına oturup derlemem lazım, erteliyorum. Ajandam önümde; bu hafta yapılacakları not aldım. Manikür yapacağım. Bu hafta çok önemli bir hafta. Belki de değil, haftalara anlam yüklemeyi bırakmaya çalışıyorum. Okumak istediğim kitaplar, gitmek istediğim sergiler, izlemek istediğim filmler, takip ettiğim diziler var. "Hayatı yakalamak zorundayım" modundan çıkıp canımın istediği zamanlara serpiştirmek adına bıraktım hepsini. Sırası geldiğinde hissediyorum ve yapıyorum. Sırf "Kaçırmamam lazım!" diye gerçekten istemediğim şeyleri hayatımdan eliyorum. Sanırım bir bölüm Poirot izleyeceğim. Heyecanlı bir bölüm var sırada. Sanırım Mert akşama şöyle bir tatlı yapacak. "Sürprizim var!" diyor. Göreceğiz bakalım... Kafaya bir şey takmadığınız bir pazar olsun. Hadi şimdi, şu an sadece ama sadece sizin içinizden gelen ve çok istediğiniz bir şey yapın ya da yapmayın. Durun sadece. İyi pazarlar...
No comments :
Post a Comment