Dışarda kar yağıyor, hep her yer bembeyaz. İstanbul yaşamaya çalışırsan seni çileden çıkartmaya programlandı. O yüzden evdeyim, gece ışıklar kapalıyken bile aydınlık olan havanın tadını çıkarıyorum. Ve çok mutluluk veren bir şarkı dinliyorum. (Buradan dinleyebilirsiniz, bence dinlemelisiniz.:))
Bugün çok yazı yazmayacağım, daha çok fotoğraf koyacağım. Hava, konuşmaktan çok, izlemeyi gerektiriyor sanki. Herkese iyi eğlenceler!
Bugün her şey kırmızı ve siyah, dışardaki havanın tezatı... Benim soy ismimim "Kırmızı" olmasından mı kaynaklı, bilmiyorum; ama kırmızıya karşı her zaman aşırı düşkünlüğüm var. Bugün de bu düşkünlüğümü yansıttı giyimim. Hava soğuk; ama kahvem kıpkırımızı termosta, hala sıcacık. Ruj kırmızı, losyon ise Forever Red - Bath and Body Works. Adı gibi... Forever Red!
Makyajım daha önce de bahsettiğim "Smoky Eye" olayı gibi. Fonda yine Frank Sinatra çalarken yeni ojelerimi sürdüm. Kıpkırmızı ve allı pullu. Çok kat sürmek lazım rengi ortaya çıksın diye. Klasik ojelerden sıkılanlar çok sever. Bana güzel geçen, renkli bir kışı hatırlattı nedense rengi. Daha başka bu tip bir sürü ojeyle doldurdum makyaj masasını. Onlar da ilerki yazılara...
Çok takı istemedim bugün, daha sade olsun istedim; çünkü zaten kırmızı renkler ve makyaj çok belirgin olacaktı. Ama yine de en azından bir yüzük ya da küpe daha ihtişamlı olsun istedim, oldu da sanırım.
Vee genel bakış... Bugün üzerime giydiğim her şey, ayakkabısından paltosuna kadar Mod Plaza'dan, yani kendi mağazamızdan. (Sadece birkaç aksesuar hariç, onları da anlatacağım yazının devamında.)
Saçlarıma gelince, bir önceki post'taki halime benziyorum sanırım. Biraz daha geriye yatırdım sadece. Çünkü kulaklarım ve suratım ortaya çıksın istedim. Makyajım belirgin olacağı için yüzümde saç fazlalık yapmasın diye.
Üstümdeki bluzu ayrıca koymak istedim. Ben rengarenk ve deri detaylı hırkamla biraz spor bir hava katmak istedim kıyafetime yoksa gideceğim yer için fazla şık kalacaktı. Hırkanın üstünden belime de siyah kemer takıp, kemerime düğüm attım hatta. Böyle yapınca kemerin bir parçası aşağı doğru sarkıyor, daha hoş ve orijinal oluyor diye düşünüyorum. Her neyse, bu tarz bol pilili bluzlara da peplum bluz deniyor. Pantalonların üstüne de güzel olsa da; ben eteğimle giymeyi tercih ettim, daha çok elbise gibi duruyor, hoşuma gidiyor o bütünlük. Yakasında sarı taşları var, kolye takmama sebebim de bundan, bluzun kendi zerafetini bozmak istemedim. Sırtında da küçük bir penceresi var ki neye koyarsan koy bu pencereyi, istersen düz tişörte, bütün havasını değiştiriyor kıyafetin.
Bu fotoğrafı hem sevdim, hem de sevmedim; ama yine de koymak istedim. Farkında olmadan çekilmiş, küpemi en belirgin burda seçebildim hem. H&M'den aldım bu küpeyi. Ear cuff (kulak kelepçesi) diye adlandırılan cinsten.
Yüzüklerim annemin tasarımı. Birisi altın sarısına siyah taş, diğeri biraz daha bronza büyük inci. Bileklikler Nişantaşı'ndan, Ag Silver. (Bu resimde çok belli olmamış ama yukardaki fotoğrafta var zaten. )
Bir de başka açıdan koyayım ki daha net seçilsin dedim.
Hava bu kadar soğukken, yeni duş alınca şapkasız, beresiz sokağa çıkmak bizim evde hep yasaktı. Şimdi kendim yaşıyorum; ama hala daha annemin kuralı geçerli bu konuda. Bu fötr şapkayı geçen kış zaradan almıştım. Tek taraftan uzun, bi taraftan kıvrık. Daha rahat bu yüzden kullanımı. Küçük de bir kurdelası var.
Arkamda asılı durun Vino yazan puzzle'ıma da dikkat çekmek istiyorum. Karın oluşturduğu romantik ortamda, kıpkırmızı giyinmişken evdeki en romantik puzzle'ımın önünde çekmek istedim fotoğraflarımı. Mantar pano gibi bir yüzeyi var puzzle'ımın. Erkek arkadaşımla yaptığımız 43 puzzle içinde en farklı materyale sahip puzzle bu. Yaptığımız diğer puzzle'ların hikayesi içinse "Hayat Koca Bir Puzzle"ı takip edebilirsiniz. Puzzle da ayrı bir heyecanımız.
İlk defa bir yazımda aynı anda hem mont, hem atkı, hem şapka bahsediyorum sanırım. Ama bugün giydiklerimi anlatmazsam üstümdekilere haksızlık olur. Kaşe montum yarasa kollu, truvakar denilen cinsten. Annem ve babam sayesinde yüz cins tekstil terimi öğrendik çocukluktan beri. Neyse, ayrıca montun cepleri, yakası kollarında deri detayları var. Yakası bebe yaka. Dediğim gibi, Mod Plaza'dan almıştım, 2 sene evvel. İyi ki de almışım. O kadar çok giydim ki.
Atkım da el örgüsü, çok çok orijinal, kırmızı başlık. Hediyeydi bana. Bu yazıyı okuyacağını düşündüğüm çok sevimli bir insanın hediyesi. :)
Nasıl örülür, nasıl buldular bu örneği hiç bilmiyorum; ama ben kırmızı sevdiğim için kırmızı, bir de sımsıcak tutuyor. Siz de sımsıcak kalın her yer bembeyazken böyle. Soğuk havanın da keyfi çıkar! Enjoy! :)
No comments :
Post a Comment